Bir şafak da sen say be dost

Ey Okur! Ömrümün sahibine düşerken kelamlarım sen koparıver takvimlerden yaprakları..

31 Aralık 2011 Cumartesi

Maske

 Kapkara bir maskenin ardına saklanıp gözlerimi verdim ateşe bugün.. Yanağına kuş tüyü misali değdirdiğim kirpiklerim yandı. Perde indi iri gözlerime. Kör oldum her renge. Herkes konuşurken hiçbir sesi duymadı sonra kulaklarım..Sağır oldum bu gece ben her sese..
 Dizleri tutmayan pamuk tenli teyzelerin adım atma azimlerine olan hayranlığım yalnızlığımın üstünü örttü ikibinonbirlerde.. Gizlendim ben kalabalıklardan.

 Sesindeki kırgınlık parça parça uçurumlardan attı sol yanımı.Düştüm.
 Sesindeki soğukluk boğazımda düğümlendi.Üşüdüm.

Ve ben sevdiğim bilesin ki sensiz hiçbir yıla adım atmadım bu gece.

Seni seviyorum..

29 Aralık 2011 Perşembe

Yeni mi şu yıl?







Buralarda yeşili az gördüğümden midir bilmem sevdiğim,orman kokusu sardı bu gece tavanı akan odamın duvarlarını..Öyle çok özledim ki memleketimin ıslak havasını,denizinin hırçın dalgasını,dalındaki yeşile bürünmüş fındığını bu yüzden kifayetsizliğin ayak uçlarına serili yatıyor cümlelerim..
Soğuk damarlarımdan hücrelerime doğru dört nala koşarken, zaman kaplumbağa hızında tüm tavşanlara inat ilerliyor sırtındaki yüklerle..
Yeni yeni yıllar geliyor eskittiklerimizin yerine.Biz seyrediyoruz dünyanın çivisinin çıktığı,çakılmak için de uğraşılmadığı delik duvarlı bu memlekette.
İlk defa Sakarya'nın havasını solumadan veda edeceğim,heybeme kadromu,gönlüme seni bırakan bu yıla..
Hüzün kovan kuşların ardından ağıt yakarken tüm dillere inat seni dileyeceğim saçlarına ak düşmüş Noel babadan.
Kesilmeyen hindilere sevineceğim,tombala nidalarıyla sevinemeyen çocuklara üzüleceğim..
Şu yaşanacak yeni yıl var ya sevdiceğim sana gelsin tüm senelere inat..
Herkes ikibinonikilere geri sayarken ben yüzotuzsekizi bekleyeceğim dört gözle..
Ne tuhaf..
Şimdi batı ışıl ışıl.. Sokaklar kırmızıdır..Vitrinlerde özel indirimler vardır şimdi.. İnsanlar telaşlıdır..Hediyeler alınmaktadır bu günlerde yapılan beyin fırtınaların ardından üstelik..
Sevgililer gizli gizli buluşmanın heyecanındadır.Evliler soğukkanlı yapmaktadır planlarını.
Kimi umursamamaktadır kimi piyangonun hayalini kurmaktadır kim bilir..

Ne tuhaf..
Ülkemin sağı solundan sessiz. Ülkemin doğusu batısından karanlık..
Su olur mu dersin yılbaşında?
Silah sesi duyar mıyız dersin geri sayarken herkes?
İkibinoniki bu taraflara uğrar mı dersin?
Bindokuzyüzküsürlerde yaşarken biz gelir mi dersin elleri kar dolu şu yepyeni yıl?
Gelmez..
Yeni yıllar da sevmez buraları.
Çocuklar çok olsa da buralarda gelmez noel baba bu taraflara..
Geyikleri uğramadan geçer elimizi uzatsak uzanabileceğimiz kadar yakınımızdaki bulutlardan..
Hem unuttun mu pamuktandı buradaki bulutlar..

Seni diler uyurum ben..
Asker kokan yeşil atletini giyer geri saymadan uyurum ben..
Belki bir yerlerden duyulur sesim..



Seni Seviyorum..

27 Aralık 2011 Salı

Bulutlar Pamuktandır

Soğuk dağların kristalleşmiş buzlarının eteğinden sıcacık gözlerin sevgiyle doldurduğu sınıfıma girerken sevdiğim bir tokat atıldı elma gibi yanağa..
Yaramazdı çocuk. Haylazdı. Onca kalabalığın iri ve kara gözlerinin karşısında yüzükle dolmuş parmaklardan tokat yedi çocuk.Soğuktan kızaran yanakları neden değiştirdi.Acıdı çocuk.Üzüldü.Utandı çocuk.Korktu sonra.
Lal olan dilimi gizleyerek sınıfıma koştum ben.Çocuklarıma sarıldım.Öpücüklerime boğdum onları.Sevgimle şımarttım hepsini.Üzüldüm sonra.Neden bilmem üzüldüm işte.Ben sıcakken baktım ki donmuş öğretmenlerle dolu memleket. Ah.. Dağlardır belki de üstünü örten. Karlardır belki de acının kırmızılığını aklaştıran..

Bulutlardı bugün konumuz.Sordum sınıfıma sevdiğim.Nasıl oluşuyormuş şu beyaz bulutlar diye..
Pamuktan dedi bir çocuğum.Pamuklar gökyüzünde toplanıyormuş.Yumuşacık karları bizim için top top yapıp yeryüzüne atıyorlamış..Bulutlar pamukmuş öyle dedi kalbi pamuk kızım..

Hastalıkların en zorunu yaşadığım şu günlerde şaşırıyorum.Doktorun olmadığı bir memlekette yaşamaya çalışıyoruz ya işte en çok ona şaşırıyorum.Şoförlere ısmarlıyoruz eczacı ve doktor arkadaşlarımızdan aldığımız ilaç isimlerini..Ölüm burnumuzun ucunda sevdiğim. Ben ise direniyorum..Kan damlıyor her zerremden ama ben direniyorum.Doğunun güneş girmeyen kurtların gezindiği bu ıssız topraklarında savaşıyorum.

Senin için.
Bizim için.

Zirveye tırmanıyorum donma pahasına.Uçurumlardan yuvarlanma korkusuna yenik düşmeden dikeceğim bayrağımı en yükseğe sevdiceğim..Tebessüm ederek çektireceğim hatıra fotoğrafımı.. Sonra bir gece ansızın cebine saklayacağım..

Sana kavuşmalarıma yüzkırkiki gün kala sağlığımı yitiriyorum an be an ama yılmıyorum sevdiğim.Sesini duyduğum an iyileşiyorum..

İnsanın kendisinden başka hiç kimsesinin olmadığı bu coğrafyada,sevilmediğim kadar, değer görmediğim kadar şiddetle sana ulaşma isteğini büyütüyorum avuç içlerimde..

Beni bırakma.
Beni kurtar buralardan...

Seni seviyorum..

26 Aralık 2011 Pazartesi

Yemin

Ard arda uzun yolculuklar yaptım. Saymaya üşendiğim şehirlerin arasında mekikler dokudum tüm terzilere inat. Ana omuzuna düştü başım yollarda.Uyudum huzurla.Ocak başında harmanlanmış sıcacık sohbetlerin tadında damlattım gözümden yaşları.Gurur kokan.Özlem kokan.
Nice şehirler gezdim de, sen oranın sabahlarına uyandığından mıdır bilmem böyle güzel kış güneşi olanını görmedim sevdiceğim.Sol yanıma sıkıştırdığım heyecanımın beni yenişlerine aldırmadan uyudum ailenle.Ailemle.Huzur doldum.Ben hiç böylesine mutlu olmadım.
Cuma sabahının nuru yansımış vatan evlatlarını yeşiller içinde görmenin göğüsleri kabartan haklı gururunu, mutluluğunu,duygusunu annenin elini sımsıkı tutarak yaşadım.
Dakikalarca dokuzuncu bölükteki uzun boylu mehmetçiklerin yüzünde aradım seni.Göbeklerine baktım yine bulamadım.
Ağladık.Dedeni görmeliydin be sevdiğim.Babannenin gözyaşlarını görmeliydin. Annenin pır pır eden yüreğini paniğini görmeliydin. Halanın oradan oraya koşturmalarına tanık olmalıydın. Erdemin seni bulamadığı andaki sinirini görmeliydin. Beni görmeliydin.Hepsine şahit olan beni görmeliydin.

Büyüdüm.Büyüdük yine seninle. Farketmeden hem de.Birlikte doğduk cumartesinden seninle. Yaşların en güzeline adım attık. Sonra en sulusunu gözlerden akıttık. Dede memleketinde gezerken, o çok gelişmiş kitap okuma aracını aldığın kırtasiyenin vitrininde göstermiştim sana; bana attığın düğümleri..

Seninle, uyuyan ailenin yanında fısıldayarak konuşmak,tartışmak,ilan-ı aşk etmek;  dalgalarla raks etmek gibi. Karadenizi gökyüzünden seyretmek gibi bir şey..

Sabahın geceyi yakalamadığı o anlardan birinde kim bilir hangi rüyalarda koşuştururken ben, senin teşekkürlerinle sersemleşmekse inan bana dünyanın tam merkezindeki karınca yuvasındaki bitmeyen telaş gibi..

Otobüs camlarından ıslak ıslak bakarken sana, vedalaşırken,önce katıla katıla gülüp sonra katıla katıla ağlarken farkettim ki;
Uzun zamandır kayıpken sende bulundum ben.
Sende buldum kimliğimi o yüzden sana sığındım ben.
Renklerin her türlüsünü gözlerinden öğrendim ben.
Aşkın en yücesini sende tattım ben.
Serkan.
Seni çok sevdim ben.
Şiddetle seni sevmeye devam ediyorum ben.

Sense kalan ömrümü, el kızartmaca oynarken usulca avucuma bıraktın..
Sense beni bana kattın.
Bana beni anlattın.
Beni bana yazdırttın.
Beni okudun.

Sense sevdiğim;
Beni öyle güzel sevdin ki,
Tüm karalığımı aldın
 "Yanık" lara kattın..

19 Aralık 2011 Pazartesi

-Kerem ile Aslı-

Düşünüyorum.. İki gündür düşünüyorum..
İnsanların göstermedikleri yüzlerin ufacık bir mum alevinde nasıl  ortaya çıkabildiğini düşünüyorum..
Sarı saçlı mavi gözlü bir dünyanın  bir anda geceye büründüğünü görmenin şaşkınlığını yaşıyorum sevdiceğim..
İnsanın kendi çevresindekilere ailesindekilere akrabalarına konduramadığı, tadı acı baharatı bol gerçeklerin varlığını kabullenmeye çalışıyorum bu aralar..
Şaşkınım..
Kötülüğün karasını görmekteyim.
Çürüyen insan yüreklerine tanık olmaktayım..
Yargılanan bir kardeşi savunmaktayım..
Kendimi onun yerine koymakta ve  o an yazıktır ki  ölümü düşünmekteyim...
Deniz gözlerden akan gözyaşlarının oluşturduğu selde boğulmaktayım...
Halbuki çocukken öğrendim ben azgın karadeniz dalgalarında yüzmeyi..
Bir ailenin sımsıkı sarıldığı çocuğun hızlı hızlı atan nabzını saymaktayım sevdiğim..
Sevmelerin yetmediği, aşkların eksik kaldığı insanlığı öldürmek istemekteyim..
Gariptir ki hem katil hem maktul olmak istemekteyim.
Salgın hastalıklar kol gezmekte buralarda..
Ayağı kesilen bir çocuğun umursanmadığı ölüme terkedildiği bu coğrafyada, insanların soğukluğu üşütüyor beni. Akan çatısının altından sırıtan pembe duvarlı odamda düşünüyorum. Düşündükçe üşüyorum. Üşüdükçe ölüm geliyor aklıma.
Çaresizlik zor.Devasızlık zor..Sığınmak ne zor.
Yerin yedi kat dehlizinde peydah olan zelzelenin altında ışıksız,sessiz,insansız kalmak ne zormuş aşkım!

Kurtarmak.Kurtaramamak sevdiklerimi.. Zor..

Uzun uzun anlatılacak ne de çok hikaye var ..Saniyelere sıkıştırıyorum seni sevişlerimi.. Yetmiyor .. Bir anda kayboluyorsun telefonun diğer ucundan..Uçurumdan düşüyorum sanki o an.. Sesinin kesildiği an..Tren raylarından birine uzanıyorum da sanki  o an  ezilmeyi bekliyorum gibi.. Belki açılır diye ısrarla arayıp duruyorum heybeme düşen numaraları..
Sayılar..
Gittikçe azalıyorlar..
Avucumda kalanım.Bana kalanım.Benim olanım.Aşkım.
Bir filmi izler gibi seyrederken yörüngemde dönen gezegenimsi kara bulutları şükrederken buluyorum kendimi. Sana..Ailene..

Sağ gözümden yelkenli yüzüğüme düşerken su damlacığım bilesin ki hayatım;
Sen benim ömrümün geri kalanısın.Sen benim her şeyimsin!Ailemsin! Vatanımsın!
Vuslata yüzkırksekiz gün kala seni şiddetle sevmeye devam ediyorum!

18 Aralık 2011 Pazar

Doksan Altı

Sınavımı bir daha almamak üzere verdim sevdiğim şube müdürlerine ilçe milli eğitim müdürüne.Bir rivayete göre doksan altı almışım. Üstü de olabilirmiş..
Sesini duymadan uyumaya başladığım uyumakla savaştığım günlerden beridir rüya görmez oldu koca gözlerim. Siyah karanlık donuk buğulu gecelerle kaplanıyorum güneş batınca..
Yüzkırkdokuz gün kaldı temelli dönüşlerine...
Ve çok az kaldı sana sarılışlarıma,seni öpüşlerime..
Koca bir kalp yaptım bugün duvarıma.. Pembe süslerle hem de.. İçini de fotoğraflarımızla donattım zevkle..Gururla.. Annemi de ekledim ardı sıra yanına. Babamı da sıkıştırdım kalbimin kocaman sağ tarafına.. Gizem? Onu kalbimin tam ortasına tutturdum.. Tutunmakta bana..
Sen? Sol yandasın sevdiceğim..
Odam seninle dolu..
Ben seninle mutlu..


Seni seviyorum..

17 Aralık 2011 Cumartesi

Yanık Susam Kokusu

Hatırlar mısın bilmem beni ilk kez beşiktaşın ara sokaklarından birine kurulmuş simit sarayına götürmüştün..Ne güzeldi yanık susamların kokusu.. Yağmur yağarken gezinmiştik trafikte taksinin içinde..
Unutmadın değil mi sevdiğim kendimi infilak etme isteyişlerimi? Bunun için en kalabalıkları gözüme kestirişlerimi..
Peki bir şemsiyenin altında yol boyu yürüyüşlerimizi.. Sarılarak..El ele..Göz göze..?
Hatırlar mısın  peki uzun otobüs yolculuklarımızı? Gözümüzden yaş gelene kadar attığımız kahkalarımızı? Bir kitapçıya girip saatlerce ordan çıkmayışlarımızı? Birbirmize Nazımın şiirlerini okuyuşlarımızı?
Hatırlar mısın  gittiğimiz fimleri beğenmeyişlerimizi.. Film izlerken uyuya kalışlarımı? Bana kızışlarını? Beni kıskanışlarını?
Hatırlar  mısın acep zonguldakspor formanı denerken yüzündeki tebessümü? Burgerlardaki güleç yüzlerimizi? Tıka basa doyan karınlarımızı? Şişen göbişlerimizi..
Hatırlar mısın ki aynı anda aynı şeyleri düşünüşlerimizi?
Aynı anda ağlayışlarımızı..

Sol yanında güller asılı duran sevdiğim.. Koklamaya doyamadığım koca göbeklim..
Ben seni çok özledim..

Şimdi sesini duymadan uyumaya gidiyorum.. Kıvranacağım.. Acı çekeceğim.. Gözümün çeşmelerinden akıtacağım en temiz sularımı..

Yanık susam kokusunu gönderiyorum sana kalelerin başından..Dağların ardından..

İyi geceler sevdiğim..

Boyalamaca

  Siyah boyalar sardı bugün her yanımı.. Saç tellerimi parlatmayı beklerken kollarımdan aşağı dökülüverdi boyanın köpükleri.. Sen seversin siyahları bilirim..
 Günlerdir sahip olduğum bütün teknolojiye savaş açmanın bende bıraktığı o bıçak sırtı sinirle boğuşuyorum..Tüm teçhizatımla saldırıyorum.. Mermilerim beyaz güvercinlerin hızıyla hareket etse de evet bu savaşı kazanacağım ben sevdiğim..
 Seni bekleyeceğim söz.. Sen gel birlikte alalım sesimizi duyuracağımız telefonlarımızı.. Sen hele bir gel birlikte harcayalım yine tüm paramızı.. Geziverelim beşiktaş sahillerinde.. Ortaköyde..Kadıköyde.. İstiklalde yine değsin tenim tenine..Tramvaylarda doyuralım karnımızı.. Rastabanlarda yiyelim en güzel kayısılı tavukları..
 Candan ötem..Tüm hasret çeken şairlerin kelamlarını şimdi daha iyi çekiyorum ciğerlerime.. Daha bir dokunuyor yüreğime..
  Okumakla bitmiyor..Atamakla da yetinmiyor devlet babacığımız.. Sınıyor yine bizi..
  Sabahın körlerinde yine düşeceğiz kar dolu yollara.. Dolana dolana ineceğiz dağlardan.. Tekerleklerimiz kaya rak yaşayacağız adrenalinlerin en köpüklüsünü..
Canım..Şiddetini artırarak özlüyorum seni..
Zaman burada sensiz geçmese de sana dairlerle ilgilenmekle harcıyorum tüm bozuk paralarımı..
Sen geldiğin an zenginleşeceğim.. Döndüğün an kardelenleşeceğim ben..
Seni seviyorum..

Kalabalıkların Ardı

Bugün günlerden yüzellibir.
Kalabalıkların ortasında hulohoplar çeviren çocuklarımla anketler yaptım bugün..Babası hapiste olanların omuzlarındaki yüklerin ağırlıklarını tarttım bugün...Dayak yiyen çocuklarımın yüzlerindeki kırmızılığın gözlerime yansımasıyla kamaştı bugün gözlerim..
Günün tam ortasında geldi üç beş velim.. Konuştuk anlaşabildikçe..Kimi Kürtçe anlattı derdini ben anlamadım,kimi ise Türkçe dinledi beni kimse anlamadı..Anlaşamadık.. Anlaşmaya da çok çalışmadık..

Sonra sınıf duvarlarımızı donattık.."Sigaraya hayır" kampanyalarıyla.."Çocuk işçiliğine Son" nidalarıyla..Yığınla resim yaptı çocuklarım rengarenk..Görmeliydin.. Hepsini alacağım..Saklayacağım senin için..Mesleğimin nakışlı sandığına koyacağım naftalinleyerek..
Sevdiceğim sesini duyurdun bana..Bugün..İstirahatteymişsin.. Sevindim..

Seni çok özlüyor çok seviyorum canım...

15 Aralık 2011 Perşembe

Çığlık

Buz tutmakta her yer.. Evimin kar yığınıyla yüklenmiş çatısından gözyaşları akmakta penceremin buğulu yüzüne.. Damla damla.. İnce ince.. Tane tane..
Sesinsizim..Sesini duymadığım ilk gün bugün.. Aralıkları sevmezdim hiç  buğday tenli sarı saçlı kömür gözlü bir çocukken.. Sevemedim..Olmadı.. Büyüdüm..
Bir çığlık var sol yanımın en alt çekmecesinin arkasına düşen.. Aradığım ama bulamadığım bir çığlığım var nicedir açamadığım çiçeklerimde..
Sesinsiz durulmuyor buralarda.. İzlenmiyor okan.. Dinlenmiyor müzikler... Anlaşılmıyor hiç bir muhabbet şahsımca.. Yoksunum.. Fakirim sensiz bu dağda.. Yetimim..
İyi halden müebbete mahkum olan ojelerim var odamın sol yanında..Eyfel kulemin  gölgesine sığınmakta..
Bense kaçmaktayım tüm renklerden.. Görünmezim buralarda..
Ellerim üşüyor..
Sol yanım seni özlüyor..
Sevdiceğim;
Sesini özledim..

14 Aralık 2011 Çarşamba

Sol gözünün altında uyuyan "Ben"

Yüzünün yüzüme yansımasıyla uyuyor kirpiklerinin döküldüğü yerdeki benler.. Bir ben var benden öte orada benden ziyade hem de.. Kelimelerimi raks ettirmeyeceğim bu gece..Laf ebeliğimin ardına saklanmayacağım hiç..
Dalına barış anlamlarını renkli mandallarla astığımız zeytinlerin azlığından hiç bahsetmeyeceğim hem de.. Dört siyah zeytin tanesini, rüyalarından arınarak kör sabahlardaki içtimalara gebe kahvaltı tabaklarına, usulca yerleştirdiklerinden beri yeşil kıyafetli koca koca adamlar, pek bir durgunum bu gece sevdiğim..
Gittikçe uzayan şark hizmetimin, memleketimin ötekileştirilmiş insanlarına yetmediğini farketmiş olmanın huzursuzluğu sardı beni bu gece sevdiğim.. Çocuklarım kalabalık. Çocuklarım çok. İki odalı kerpiç evlere sıkıştırılmış onlarca evlilik onlarca çocuk onlarca gelecek var buralarda...Aklım almıyor bu gece sevdiğim. Tüm matematiğim zayıf tüm dilim yetersiz kalıyor anlamaya.. Diyarların doldurduğu kan bağları hakim kalelerin başındaki evlere.. Dağların ömeri var bir de.. Terazinlerde dökülüyor damla damla pınarların eşmesine..

Anlamadan rafa kaldırdığım yığınla sayı yazıyorum elime tutuşturulan anketlere.. Kısmen dövülüyor çocuklarım öz babaları üvey anneleri  amcaları  falanları ve de filanları tarafından.. Öğrencilerimden biri bir diğerinin dayısı olabiliyor..

Buralar böyle bilirsin.. Her yer aydınlıkken bir anda bürünüverilir karanlıklara.. O an şaşar insan buranın dünyasının farklılığına..

Bugün güzel haberler uçurdum güvercinlerimle sana.

Beyaz duvaklarla dolu rüyalarıma teslim gecelerim..

Seni Seviyorum...
Söz veriyorum bir çentiğimi seninle atacağım takvimime...

13 Aralık 2011 Salı

AYLARIN ON ÜÇÜ

Kutlu olsun aylarımızın on üçü sevdiğim..
Bilir misin bugün ilk çentiğimi attım takvimime..
Fotoğrafını çektim zorla gülümseyerek.. Daha yığınla baloncuk var üzeri karalanacak.. Sonra da semaya salınacak..

Gittiğinden beri ilk kez kahkahanı duydum.. O taptığım kahkahanı.. Bütün karlarımı eriten kahkahanı..

Ranzanın alt katında uyuyormuşsun..Üşüyormuşsun..
Sol yanım acıdı aşkım..
Seni özledikçe sabrım artıyor.. Sabrım arttıkça özlemim katmer katmer çoğalıyor..
Seni bir başka seviyorum...

12 Aralık 2011 Pazartesi

LÂl ve Âmâ Gecenin Kuyusundaki Su

Aradığın an ışık parladı gözbebeklerime..
Nefesini duyurduğun an kanat çırptırdın kelebeklerime..


Tuhaftır elektrik var bu gece..Su  var..İnternet var.Kar var.Soğuk var. Kaloriferlerler sıcak..Ufo yanıyor..Okumam gereken öğrenci mektuplarım da var..
Sen yoksun..

Gece uzun.Gece tomurcuk ve leylak kokuyor.Hasan Hüseyinler dolanıyor odamın yasak duvarlarında..Nazımlar dolanıyor gönlümün moskavasının dilinin ucunda..
Gece ıssız.
Arka planda çalıp duran müzikler var odamın rüzgarında. .Postal sesleri var kulaklarımda..Haki yeşiline bürünmüş tüm gece sanki.. Renkler var da sen yoksun..
Nefesini duymadan yenik düşmem ben uykulara..Öyle savunmasız düşüvermem rûyalara ben..

Varlığının varlığıma en güzel armağanı olduğu gerçeğiyle ip atlıyor duygularım.Baba ocağında başını sana verilen kaç düşünceyle dolu başlara ev sahipliği etmiş yastıklara koyduğunda düşüvereceğim kalelerin en başındaki dağların ardına..

Kahkahaların  parmağımda asılı duran adının kazındığı  gümüş yüzüğüme yankılanmadan  nasıl kaparım gözlerimi sensiz ilk geceye?
Hem sen uyursan herkes ölürse ben uyumam sana bir şey olmasın diye..
Sevmedim ben bu geceleri..
Gecelerin yavan tadından hoşlanmadı üzüm gözüm..
Zormuş..
Dudaklarından dökülürken damla damla bu kelime sol yanıma yağdırdın bütün lavları...
Yandım..Yaktım..
Yaryüzünden aldım közleri..Harladım sarı sıcak ateşi..

Sevdiğim..
Bundan böyle geceyedir küsmelerim..
Şafaklaradır beyaz bayraklarım..

Sana susadım..
Yüzüne bakıp bakıp aksimi görmenin heyecanının billur sesi dolanıyor odamdaki sularda..
Kaptanın zehir defterine yazıyorum  korkularımın hikayesini..

Her ne yapmaktasın,neyle karşılaşmaktasın,ranzanın altında mı üstünde mi yatmaktasın,üşümekte misin,rahatta mısın,huzurda mısın bilmiyorum ama bedenim gözü ayrı renkteki kedilerin dolaştığı dağlarda olsa da sol yanım avuçlarının içinde sevdiğim..

Sensiz gecede yüzmeye gidiyorum şimdi.. En dibe balıklama dalacağım..Lakin korkmayasın sakın vurgun yemem ben sen açken oralarda..

Seni Seviyorum..

Asker

Gittin.
Vedalaştık sesimiz titreye titreye.. Ağladım ama sana belli etmedim.Çocuklarıma açıklamaya çalıştım. Nasıl anlatılır bilemedim.Burada doğunun en tepesinde en mahrum bölgesinde nasıl anlatılırsa öyle anlattım işte..
Zormuş..
Büyük bir buz kütlesinden koca koca kar yığınlarının kızgın kumlara düşmesi gibiydi gidişin, teslim oluşun..
Gittin aşkım..
Ne yedin.Nelerle karşılaştın.Üşüyor musun bilmiyorum.Yatağın rahat mı? Sana bağıran var mı bilmiyorum.
Gittin ..
Bende güneş battı bugün. Akşam vakitlerindeyim yüz elli beş gün...
Sen doğuracaksın günümü..Sen aydınlatacaksın gümüş yüzümü..
Allaha emanet ol ..
Seni seviyorum. Ve deli gibi özlüyorum..

11 Aralık 2011 Pazar

Uğurlar Olsun

Sesinle uyandım yine..Sesinle uyanmak günümü sıcak kılıyor. Tüm soğuklarımı ısıtıyor.Gözlerime renk katıyor yanaklarımı al al yapıyor koca adam..

Yüzellibeşgün sesinle uyanamayacağım.Yüzellibeşgün seninle saatlerce konuşamayacağım. Seni özlemekle kalmayacak her anıma seni katacağım. Her zorlu günümüzü salıncakların en yükseğe çıkanına bindirip sallayacağım.. Çarçabuk geçireceğim günlerimizi..
Şişelere sıkıştırıp iki kelam yazdığım ucu yanık mektuplarımı denize salacağım..Ege sahillerinde bulacağız sana yazdığım kelamlarımı...

Takvimlerden koparmayayım diye yaprakları duvarıma çentikler atacağım şafak sayacı hazırladım bugün..Kendi ellerimle..Yamuk yumuk olsa da pembeliği göze güzel görünüyor hiç değilse=)

Alışverişlerde koşuşturan sevdiceğim ; gece düşeceksin yollara.. Sivillikten askerliğe adım adım yaklaşacaksın..Ustaca yanıma yaklaşacaksın sonra.. Kokunu duyuracaksın..

Seninle gurur duyuyorum..
Seni çok seviyorum..
Şafakları saymak için de can atıyoruuuuumm=))))

10 Aralık 2011 Cumartesi

Hay Benim Allahım

 Başkale soğuk ve bembeyaz..Yollara düştük aklımda  yığınla soru işaretleriyle. Kar altında sokak sokak gezindim yorgan bulmak için. Bulamadım. Alamadım. Üşümeye alıştım ne de olsa. Lakin sen şimdi gideceksin ya atalarının memleketine hem de  acemice ben üşümeyeceğim işte. Sen baba ocağında ben gurbet ananın kollarında ısınırız elbet.Isıtır sol yanlarımız bedenimizi.
 Siirt. İsmi tanıdık. Sanki uzun zamandır tanıdığım ama yüzünü unuttuğum biri gibi.Soğuk biri gibi.Esmer biri gibi.
Dün geceden beri siirte nasıl gidilir diye araştırmalar yapıyorum canımın içi. Geleceğim. Tek güzel yanı bu olsa gerek. Seni göreceğim. Yüzüne elimi süreceğim. Gözlerimi gözlerine değdireceğim.
Güneş yakın olacak bize. Aynı anda doğacak yüzümüze..
Canım.. Candan ötem..Ömrüm..
Zorlu ve karla dolu günler bekliyor bizi. Kışı sevmeyen bir çiftiz biz. Seninle her mevsim güzel her mekan mükemmel gelir bana.
Biz neleri başarmadık ki seninle? Biz neleri yenmedik? Öyle güzel bağladık ki kaderlerimizi birbirine..
Üstesinden geleceğiz.Yazın tatillere gideceğiz. Denizde kulaçlar atacağız en güzel maviliklere..Sonra seni Trabzona götüreceğim. Memleketimin havasını solutacağım sana... Bir kez daha sana aşık olup bir kez daha aşık edeceğim seni kendime..
Askerim,jandarma erim benim..
Seni seviyorum.

9 Aralık 2011 Cuma

Heyecanlı Bekleyiş

Saatlerdir içimde bir kıpırtı. Okulun bahçesinde fır dönüp durdum, öğrencilerimin hepsini tek tek servislerine yerleştirdim, buz tutmuş karda kaydım ama düşmedim , nefesim tıkandı soğuktan aldırmadım, burnum kızardı ilgilenmedim yine de içimdeki şu heyecanı atamadım. Sürekli aklımda şehir isimleri raks ediyor. Doğunun incileri şemmamme oynarken karadenizim horon tepiyor. Egemin efeleri de karizmatik karizmatik zeybek oynuyor. Öyle güzel ki ege..Marmara.. Meğer ne de güzel şehirler varmış ülkemde..Saydım durdum gizlice..Tek tek araştırdım internette. Dalgalandım ve duruldum sörf yaparken hem de.

Nefesim hala kesik kesik. Kalbimin çarpışını hissediyorum. Saç tellerim sallanıyor. Zaman bir türlü geçmiyor.
Az evvel bana kızdın sevdiğim.
Okudukça kelamlarını yazasım geldi sana gün be gün an be an ne yapayım.
Gideceksin ya hani baba ocağına yüzün gülsün istedim işte.
Seviyorum seni.
Tam dört saat sonra daha farklı bakacağız şu soğuk ülkemize.
Dualarım seninle.
Ömrümden ömür gidiyor adeta. Ne zor şeymiş beklemek. Ne zor şeymiş askerimin uyuyacağı yeri bilmek..