Bir şafak da sen say be dost

Ey Okur! Ömrümün sahibine düşerken kelamlarım sen koparıver takvimlerden yaprakları..

1 Şubat 2012 Çarşamba

Ocak

Adına ocak denen sağlığa gittim bugün dünyanın en tehlikeli yolculuğunu yaparak. Uçurum kıyılarında patinaj çekerek vardım sıcak görünümlü hasta binaya. Binalar insanlara benzediğinden olsa gerek pek soğuktu içerisi. Oturdum konuşamayarak. Hemşire bekledim. Doktor? O yok. Doktor olmaz buralarda pek sevdiceğim. Sıcak çayları içtik soğuk evde. Üzerimdeki bakışlar çok keskindi, batıverdi kocagözlerimden asılı duran ıslak kirpiklerime. Derken geldi hemşirenin ikisi. Dikildi başıma. Sorular sordu hızlıca. Serum dedi. Veremem. Korkarım. Denetimden geldim dedi az önce. Sonra uzun saçlı geldi adında yazdan çok kış barındıran, hmm dedi insanın kanını donduran bir edayla yok dedi. Elimizde olsa o serum verirdik acilen. Yalan söyledi uzun saçlı kar adlı kara suratlı hemşire. Ocağa gidip aralıklara başladık yeniden.. Üşüdüm sonra..

Şimdi sıcak ve sallanan tavanı akan o lojmandayım.Gün geçtikçe yaşanmaz oluyor buralar. Ne devası var şu pınarın ne şifası, ne güneşi var ne de sıcak insanı..


Yutkunurken çığlık atttığımdan kısılan sesimle fısıldıyorum duvarımdaki fotoğrafına..

Seni seviyor ve özlüyorum..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder