Bir şafak da sen say be dost
Ey Okur! Ömrümün sahibine düşerken kelamlarım sen koparıver takvimlerden yaprakları..
31 Ocak 2012 Salı
okyanus
Sol gözünün altındaki okyanus kokulu bende yüzdürüyorum güneşli günlerimi. Kağıttan bir gemi yapıp sağ köşesine de adını yazıp salıveriyorum nefesimden biriktirdiğim rüzgarların dalgalandırdığı sulara..
Çırılçıplak kalan kirpiklerimden dökülüyor dünyanın en tuzlu suları.Sevdiceğim; özlediğim için seni kurumuyorum hiç. Güneşi göremediğimden hep yaş kalıyor üstüm başım. Halbuki ağustos sıcaklarında bile bulurdum yüzümü kirletecek çamur yığınlarını. Buraların çamurunu görmeyeli aylar oluyor. Toprak rengine hasret kaldığım bu coğrafyada Trabzon'umun yeşilini görebiliyorum odamın çürüyen duvarlarında. Odalar kireç tutmadığından , sevda baştan gitmediğinden beridir pek gülmez oldu gizli gamzelerim.
Çarklarda döndürüp döndürüp şafaklarımızı zap suyuna atıyorum sararan takvim yapraklarını.
Muhtaç olduğum kudret sesindeki asil şefkattedir. Ailenin sıcacık yüreğindedir.Annenin elleriyle ördüğü mor salkımlı üzümlerdedir. Annemin dizindeki çıkıntıdadır.
Saçlarıma kardan çocuk yapıp sarkıttım iki bin küsür rakımlı kalelerin başındaki eşme pınarlardan.
Koparmadım. Koparırsam çoğalır sandım. Oysa ben saç tellerimdeki karanlığa alışkın bir orta yaşlıydım.
Erol Taş'ın tebessüm eden yüzünü görememiş olmamın bende bıraktığı yeşilçam acısını içime gömüp Sadri Alışık selamı da çakıp sana şöyle en afillisinden gideyim ben yine tavanı akan odamın kararan pembesine.
Kavuşmalarımıza yüz altı gün kala seni deli gibi seviyorum hâlâ...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder